Son zamanlarda vakit buldukça kendimi İstanbul sokaklarına bırakıyorum. Bu hafta Balat’ı gezdim. Yeni nesil kafeler açıldığından beri gezme fırsatım hiç olmamıştı.
Balat’ın çamaşır asılı sokaklarını, kapının önünde oturan insanları ve sokakta koşturan çocukları sık sık görüyoruz dizi ve filmlerde. Gezerken ben de bir sahneye dalmışım gibi hissettim. 🙂
Kapısının önünde plastik toplar asılı olan semt bakkalı, ikinci el dükkanları, sinagog ve kilisesi, yıkık dökük binaların renkli kapıları, antika arabaları, duvar sanatçılarını görebileceğiniz, başka bir ülkede geziyormuş hissi veren bir semt Balat. Birkaç kafeyi ziyaret ettim ama bir o kadar da gözüm kaldı gezemediğim yerlerde.
Bu kez poz veren bendim ama bir sonraki sefere tek başıma fotoğraf makinemi boynuma asarak gezeceğim. Sizler de kahvaltı, kahve yada yemek yemek için Balat’ı tercih edebilirsiniz. Şimdiden uyarıyorum fotoğraf çekmeden duramayacaksınız 🙂
Dolabımın favori parçası gömlek eteğim benim gibi klasik etekleri tercih etmeyenlere önerilir. Üstelik bu yaz da moda. Bolca yürüdüğüm gezimde ise ayaklarımı rahat ettiren, rengi ve dokusuyla pamuk şekeri andıran Deichmann sneaker’larıma buradan ulaşabilirsiniz.